Category Archives: İrlanda

Lynched

Posted on

lynched-22http://www.lynchedmusic.com

Irlanda muziginden devam ediyoruz. Lynched Dublin cikisli bir grup. Sarkilarinda uilleann pipes, concertina (kucuk akordiyon), gitar ve yerel Irlanda muziginin olmazsa olmazi keman(fiddle) kullaniyorlar.
2015 Ekim ayi icinde bulundugumuz sehirde bir konser vermislerdi, o zamandan bu yana sarkilari dilimde, hatta ezberimde.

Bugun (27 Nisan 2016) BBC Radio 2’nin duzenledigi Folk Awards’da en iyi grup, en iyi album kategorisinde yarisacaklar. Bugun albumle ayni adi tasiyan Cold Old Fire sarkilarinin klibini yayinladilar. Asagida sirasiyla klibi, konserlerinden cektigim bir videoyu ve Spotify playlistlerini bulabilirsiniz.

Dinleyin bak, valla guzel 🙂

Fotogünlük #56 – Achill Island

Posted on

Irlanda’nin adalarindan birini daha fethettik.

Achill Island by Özgün Özdemir on 500px.com

Achill Island 2 by Özgün Özdemir on 500px.com

 

Fotogünlük #55 – St Patrick’s Day 2016

Posted on

Irlanda’daki en şen Saint Patrick’i sizler icin buldum 🙂

St-Patricks-Day-2016

İrlanda’da Hangi Dil Konuşuluyor?

Arkadaşlarımızın, blog okuyucularımızın, zaman zaman ailemizin, akrabalarımızın sık sık sorup kafa karışıklığı yaşadıkları bir durum var. İrlanda’da hangi dil konuşuluyor? Gaelik, Gaelce her yerde konuşuluyor mu? İskoçlar da aynı dili konuşmuyor mu? Siz gidince İrlandaca mı öğrendiniz? diye gidiyor sorular..

İrlanda Cumhuriyeti’nin iki tane resmî dili var. Biri İngilizce biri de İrlanda dili. Türkçede İrlandalıların konuştuğu dil için İrlandaca, Gaelik, Gaelce vb. ifadeler kullanılıyor.

İrlanda diline, İrlandalılar İngilizce’de Irish diyorlar, Irish konuşuyoruz diyorlar. English gibi. (“Do you speak Gaelic?” sorusuna “No, I speak Irish” cevabını alırsınız.)

İrlanda diline, İrlandalılar İrlanda dilinde ise Gaeilge diyorlar. Bu dilin de birçok farklı aksanı mevcut.

Peki İskoçya’da da aynı dil konuşulmuyor mu?

İskoçların konuştuğu kelt dili de yine İrlanda dilinden gelişen bir dil. Aynı dil ailesi içindeki akraba diller.
Onların konuştuğu dile İngilizce’de Scottish Gaelic ya da sadece Gaelic, Scottish Gaelic’te ise Gàidhlig deniyor. Telâffuzlarını internetten bulabilirsiniz.

Küçük bir paragrafla dil aileleri açısından bakacak olursak, bu iki dil de Hint-Avrupa dil ailesinin altındaki Kelt dilleri içinde yer alıyor. Bu Kelt dilleri de kendi içinde ayrılıyor elbette. İrlanda ve İskoç dilleri (ayrıca Manx dili) Kelt dilleri altında, Ada/adasal Kelt dilleri içindeki Gaelik (Goidelic/Gaelic) dillerine bağlı diller.
Örneğin Kuzeybatı Fransa’daki Bretagne bölgesinde konuşulan Bretonca ya da Welsh dili de Ada Kelt dilleri içindeki Britonik dillerden.

Dönelim günümüze ve İrlanda’ya… Çocuklar liseye kadar Irish öğreniyorlar ama daha sonrasında bu eğitim zorunlu olmaktan çıkıyor. Bu süreç içinde İngilizce ya da İrlandaca ağırlıklı okullar tercih edilebiliyor.
Sonrasında dil eğitimine devam etmeyen kişiler de bu dili doğal olarak unutuyorlar. Nitekim halk içinde, günlük yaşamda İrlandaca pek kullanılmıyor, konuşulmuyor.   (İrlanda’ya gelmek istiyoruz İrlandaca bilmemiz şart mı diyenler için bir cevap olmuştur umarım. ) Bununla birlikte, resmî kurumlarda işe girmek isteyenler İrlandaca sınavını geçmek durumundalar. Bunun dışında genel olarak ve gelenek olarak herkes çok büyük çoğunluğu İrlandaca ya da İrlandaca kökenli olan yer ve kişi isimlerine vâkıf durumda.
Dil, etkin biçimde konuşulmasa da tabelalar, resmî yazılar, uyarılar vs. iki dilde yazılıyor. İrlanda dilinde yayın yapan radyo ve televizyonlar var, bu dili canlı tutmaya çalışan dernek ve kurumlar var. Halk içinde bütün bu sistemi savunanı da gördük, gereksiz bulanı da… En basit şekliyle söyleyecek olursak, savunanı dilini ve kültürünü canlı tutmak istediklerini, bundan mantıklı bir şey olamayacağı, gereksiz bulanı ise can çekişen ve bir daha hiçbir zaman eskisi gibi olamayacak bu dil ve kültür için gereksiz harcama yapmak savlarını ortaya koyuyor.

İrlanda’da İrlanda dilinin konuşulduğu, yaşadığı bölgelere Gaeltacht adı veriliyor. Aşağıda Gaeltacht haritasının bugünkü hâlini görebilirsiniz. Yeşil alanlar günden güne küçülüyor. Biz bu dilin hâlâ aktif konuşulduğu bölgelerden birinde yaşıyoruz. Donegal, İrlandaca konuşulan en büyük bölge. Kuzeybatı tarafları ve adalarında bu dili konuşmayı sürdüren insanlar, topluluklar var.
Gaeltacht bölgelerine girdiğinizi yol üzerindeki tabelalardan anlayabiliyorsunuz ve bu noktadan itibaren artık yol levhaları, dükkân ve resmi yerlerin tabelaları İngilizce olmuyor. Her yerde İrlandaca. Ama dükkâna, markete girince yine herkes İngilizce konuşuyor, konuşabiliyor elbette. Sadece, İrlandaca konuştuğunuzda cevap alma olasılığı burada daha fazla.
Örneğin yaz okulu gibi bir sistem mevcut: Çocuklarına bu dili öğretmek isteyen aileler onları Gaeltacht’ta yaşayan ailelerin yanına gönderiyorlar yazları.

 

   

İrlanda dili, kültürü, Gaeltacht bölgeleri turizmine dayalı etkinlikler, çalışmalar için çeşitli teşvikler verilebiliyor. Bu şekilde bir seyahat/turizm firması kuran bir arkadaşımızın düzenlediği etkinliklere katılıp bol bol İrlandaca konuşan insanların arasında bulunduk. İrlanda içinde Gaeltacht bölgesine/bölgelerine yakın olmaktan, bu kültürü yakından görmekten son derece mutluyuz. Büyük şehirlerin birinde olsaydık bu kadar içinde olma, deneyimleme şansımız olmayacaktı. Geriye kalan küçük, gerçek İrlanda’yı görmek, yaşamak çok güzel, mümkün olduğunca da içinde olmaya çalışıyoruz.

Kuzey İrlanda’daki dil ve eğitim durumuna o kadar hâkim olmadığım için o kısmı yazamıyorum. O tarafta işler biraz daha farklı ve bu konular biraz daha hassas durumda. İrlandaca, orada birinci ya da ikinci dil resmiyeti yerine azınlık dili statüsünde.

Baile


http://www.udaras.ie/en/an-ghaeilge-an-ghaeltacht/an-ghaeltacht/
https://en.wikipedia.org/wiki/Gaeltacht

İrlanda’nın Patatesleri

a20160123_010646

İrlanda denince malumunuz akla ilk gelen şeylerden biri patates oluyor. Bizim de bunca zaman bu konuya değinmememiz çok ayıp oldu. Oysa damağınızın ufkunu iki katına çıkarabilecek patatesler yetişiyor burada.

Topraklarında en çok yetişen sebzelerinden biri olunca hâliyle İrlandalılar da patatesi pek bol yiyor. Çok yetişmesinin ve yenmesinin haricinde vakt-i zamanında meydana gelmiş patates kıtlığı ve büyük açlık zamanları göz önüne alınınca manevi açıdan da bir hayli önemli bir yiyecek.
Restoranlara gittiğinizde yanında patates olmayan, patatesle gelmeyen yemek yok diyebiliriz. Hatta bazen yemeğin altında püre, yanında kızartma şeklinde fantastik tabaklar da olabiliyor. Ortaya da biraz fırın patates koyduk mu tamamdır. Anne babalarımız geldiğinde, çocukken köyde yediğimiz lezzetli patates tadı aldık burada yediğimiz patateslerden demişlerdi. Bu da aklımızın bir köşesinde.

Bu kadar zamandır burada olunca patateslerle ister istemez daha ayrıntılı ve özenli ilişkiler içinde bulunduk. Türkiye’de böyle değildi benim için. Pazara gider sadece ‘patates’ alırdım. Türüne dikkat etmezdim, bilmezdim. Gözüme şekli, rengi, tadı çok farklı olan patatesler çarpmazdı da hani… En fazla, taze patates görünce heyecanlanırdım, gözüm parlardı. Burada yelpaze biraz daha geniş.

Biz de, olur da İrlanda’ya gelirseniz marketlerde yabancı kalmayın, bilinçli bir patates alışverişi yapın, bilinçli yiyin, onları sevin diye size patatesleri az biraz tanıtalım istedik. Seyahatlerinizde gittiğiniz coğrafyanın sebzesine, meyvesine dikkat ediyor, patatesi de seviyorsanız ucundan bucağından yardımcı olabilir. Epey fazla tür var ama markette en çok gördüklerimize göre bir liste yaptım. Bir çiftçi edası ya da Vedat Milor tarzında olmayacak elbette ama olduğu kadar işte.

Rooster:

Rooster ile başlayalım. İlk başta pembe/koyu pembe kabuğu ile dikkat çekiyor. Dış yüzeyleri temiz ve pürüzsüz genelde. Markette böyle parıl parıl parıldayıp ‘Al beni, al beni!’ diye dürter. Her defasında ‘Ne güzel yahu bu patatesler’ demeden edemiyoruz.  İçi sarı renkte oluyor. Soyması da kolay. Genelde her çeşit pişirme yöntemine açık bir tür, yılın her zamanı görmek de mümkün.

Queens:

Bu patatesin kabuğu da içi de açık sarı renkli olur. Fırında patates ya da haşlama yapmak için önerilen bir tür.  Kimi diyor ki en iyi fırın olur bir diğeri saçmalama kaynatmak varken pehh diyor. Hatta bazı kaynaklarda pişirmek, haşlamak, fırında yapmak, kızartma ve püre yapmak için uygundur diyor. Geriye de zaten bir çiğ yemek kalıyor. Belki çiğ hâliyle morluklara da iyi geliyor olabilir. Neyse ben karışmıyorum tartışmalarına. Patates insanın kendine yakıştırdığı biçimde pişirdiği bir sebzemizdir. Her türlü güzeldir, her türlü lezzetlidir.  Neyse bu patatesler genelde yaz aylarında boy gösteriyor. Eylül’den sonra falan pek kalmıyor. Yazın İrlanda’ya gelirseniz yollarda yeni sezon Queens diye tabelalar görüp yol üzerindeki çiftçilerden alabilirsiniz.

Bebek Patatesler:

IDShot_540x540 (1)
Bu patatesler çok şirin, küçük sevimli şeyler. Rooster türünün de bebek patatesleri mevcut ama daha çok satılan sarı renklilerinden bahsedelim. Küçük olmasına karşın sert patateslerdir. Hafifçe tatlı bir aroması oluyor. Burada sıklıkla mikrodalga fırında yapılıyor bunlar. Salataya ya da haşlama şeklinde yemek yanına konuyor. Mikrodalgada 5-6 dk’da haşlanıyor olması açısından ani açlıklarda da oldukça başarılı. Bu tür de kendi içinde alt türlere ayrılıyor, Charlotte var Emily var ama artık markette hangisi varsa ona bakıyoruz. Hepsi bizim bebeklerimiz.

Kerr’s Pink:

Kabuğu sarılı hafif pembeli bir tür patates. Biraz girintili çıkıntılı, içi ise beyazımsı, çok açık sarı renkte oluyor. Tadı diğer türlere göre daha topraksı olarak ifade ediliyor. Nev-i şahsına münhasır bir patates. Püresi ve haşlaması öneriliyor. Genellikle yaz sonundan itibaren başlıyor mevsimi. Girintisiz çıkıntısız, pürüzsüz patatesler varken soyması nispeten zor geldiği için pek tercih etmiyoruz ama taze geldiği zamanlarda alıyoruz arada. Mevsimi geldiğinde yine yollarda sıklıkla görürsünüz. Kısaca Pink diyorlar. Yoldaki tabelalarda da öyle yazar.

Golden Wonder:

Sarımsı, kahverengi kabuğu, açık sarı içi olan bir patates. Dışarıdan bakınca biraz kirli topraklı oluyor. Yani Rooster patateslerin yanında öyle görünüyor en azından. Engebesi yine nispeten az olduğundan soyması kolay. Fırında yapmak öneriliyor. Kaynatıldığında çok çabuk patlayıp dağılıyor, patates öyle hemen kaynamaz deyip başından ayrılınca suyun içinden hücre hücre toplamak gerekebilir. Bu durumda püre için de gayet uygun bir tür bence. Yılın çoğu zamanı marketlerde oluyor. Çiftçi amcalar yaz sonu olmaz pek diyorlar sadece.

Maris Piper:

Bu tür en çok kızartma için öneriliyor. Kabuğu nispeten koyu sarı renkte ve hafif benekli , içi ise yine gayet açık sarı, krem renkte. En lezzetli patatesler arasında yer alıyor.

Beyaz Patates:
IDShot_540x540 (2).jpg
Markette en çok görülen patateslerden. bütün yıl bulabiliyorsunuz. Biraz soluk sarı kabuğu var, içi nispeten canlı bir sarı tonunda oluyor. Yine pürüzsüzgillerden olduğu için soyması kolay. Ben de tadından çok bu konuya dikkat ediyorum galiba. Her amaca uygun dense de en çok kaynatmak için öneriliyor. Ancak çabuk pişen bir tür, yine çabuk dağılıyor.

Bunların haricinde de türler var elbette. Bir gün bir patatesçi ile daha ayrıntılı bir görüşme yaparsam eklemelerde bulunurum. Allah bizleri patatessiz bırakmasın diye ümit ediyor, tür ayırmadan hepsini sevelim diyerek yazıma son veriyorum. Bir de kumpirci olaydı iyiydi…
Meselâ şu adresten Tesco’nun marketlerinde satılan patatesleri görebilirsiniz:

http://www.tesco.com/groceries/product/search/default.aspx?searchBox=potatoes&search=Search&N=0&Nao=0

http://www.potato.ie/varieties/