Tag Archives: aer lingus

Bir Tatlı Huzur Almaya Geldik..

Hayatımızın en hafif yolculuğunu yaparak üstümüzde tek bir kıyafet ve boş valizle Türkiye’ye gittik. Dönüş böyle olmayacaktı şüphesiz fekat güzelmiş böylesi. Aer Lingus’la doğrudan İzmir’e inmek de ayrıca bir rahatlıktı. Hani belki buraya ziyarete gelecek olanlar olur bildireyim istedim 🙂

Başta iki hafta yeterli gibi görünmüştü gözümüze ama nasıl geçtiğini anlayamadık; bayrama da denk gelmesi sebebiyle çılgınca bir koşuşturma içinde oradan oraya savrulduk.
Her ne kadar İrlanda’dan daha sıcak bir havaya gideceğimizi bilip ona göre giyinsek de İzmir’e indiğimizde üzerimize fön makinesi tutuluyormuş hissine kapıldık. Palto ve sweatshirtten sonra Özgün tişört içindeki atleti de çıkararak özgürlüğünü ilân etti. Karın boşluğuma viks sürülmüşçesine bir hisle eve doğru yola koyulduk ardından.

İlk şaşkınlığı trafikte yaşadım. Araba dönüp sağ şeride girince ensemden ağrı bir şeyler geçti. Şaşkınlığım ise aracın sağ şeride geçmesi değil bulunduğum yerin trafiğine ne kadar alışmış olduğumdu. Bir anlık da olsa garipseyeceğimi düşünmüyordum. Garip olan hâlâ İrlanda trafiği olmalıydı sanki. İnsan bu kadar çabuk alışır mı yahu?! Derken pantolon ve uzun kollu kıyafetlerle gezen eşin dostun şort tişört gezen bize bakıp şaşırması daha da tuhaf oldu.
– E sıcak gayet burası!  Hayır İrlandalı falan olmadık, ne âlâkası var ya!!

Her türlü gariplik, bizi bekleyen enfes sofra ile son buldu. Saat gece yarısına yaklaşmış olsa da kupa kupa içtiğimiz demleme çay eşliğinde neler neler yedik. Evet her şey böyle ikilemeler, pekiştirmeler ile doluydu o an bizim için 🙂 Buram buram, efil efil, ılgıt ılgıt! Yaşasın Anadolu Rock! 🙂 Daha acıkmadan sabah kalkıp yaptığımız kahvaltı ise daha da bir güzel oldu 🙂 Gevrek, pişi, demleme çay, peynirler, zeytinler, ne güzel şeyler bunlar!

Sonraki günler bayram seyran, kurban, misafir çerçevesinde gelişti daha ziyade. Evin nüfusu 10’un altına düşmüyordu bir türlü. Hâliyle yemek, mutfak işi bitmedi hiç. Gerçi yemek kısmından şikâyetimiz yok tabi 🙂 Canımızın çektiği ne varsa herkes yapmaya hazırdı. Aldığımız kilolardan söz etmeyelim bile! Bayramda gitmek iyi bir fikir değildi belki de ama diğer türlü de herkes çalışıyor olacağından kimseyi görememe durumu olacaktı. Kararlar, kararlar…

İki hafta yetmedi işte sonuçta. Sabahtan şu iş, öğlen şu kişi, akşama bu kişi derken çılgın bir ajanda oluşuyor, zip dosyası kıvamında dolanıyorduk. Elimizden gelen en iyi programı ve dağılımı yapmaya çalışsak eksik kaldı sohbetler, görüşmeler. Başka şehirlerden çağıran, gelin görüşelim, gezelim diyen dostlar da oldu sağolsunlar ancak bırak başka şehri İzmir Foça arasını ancak başarabildik. Hatta daha da komiği o kadar yanımda taşıdığım fotoğraf makinemin deklanşörüne basmak bile nasip olmadı neredeyse.

Kilo hakkımızı son gramına dek kullanmak suretiyle etkili bir valiz çalışması ve gece yarısı Dublin’e varıp sabahki otobüsü beklemek üzere ‘havalimanında en güzel nerede uyunur’ araştırmamız dönüşümüzün kayda değer kısımlarını oluşturdu. Saatlerin geri alınacağı güne denk getirmemiz de şahane olmuş hani.

Üzerinden de bayağı geçti böyle bir yazı yazmak için ama nedense dönünce bloga yazı yazmaya varmadı elim bir türlü. Şimdi az da olsa İzmir ziyaretimizden notlar kaydetmiş olalım buraya.